Duygular Bedeni Nasıl Etkiliyor?
On
yıllarca süren araştırmalarının sonunda Dr. Candace Pert, duyguların beden ve
zihin arasındaki boşluğu nasıl kapattığını açıklığa kavuşturabildi. Çığır açan
“Duygu Molekülleri” adlı kitabında, beden-zihin ilişkisini açık bir biçimde
ortaya koydu. Nasıl oluyor da korktuğunuzda midenize bir yumruk inmiş hissine
kapılıyorsunuz? Canınız bir şeye sıkıldığında neden karnınızda çözülemez bir
düğüm oluşuyor? Çok heyecanlı
olduğunuzda niçin kalbiniz kulaklarınızdan fırlayacak gibi atıyor?
Yakın zamana kadar duyguları tanımlamak neredeyse
imkânsızdı. Cevap verilmesi gereken sorular arasında duyguların nasıl ortaya
çıktığı, somut mu yoksa soyut mu oldukları, ifade edilmediklerinde bedende
nasıl saklandıkları vardı. Sahi hiç düşündünüz mü duygularımız sağlığımızı nasıl
etkiler? Beden ve zihnimiz birbirinden ayrı mıdır, yoksa büyük bir sistemin
birbirine bağlı parçaları mıdırlar?
Duygu Nedir?
Bu
konuda bile farklı anlayışlar var. Hofstra Üniversitesi’nde psikoloji profesörü
Robert Plutchik’in teorisi sekiz temel duygu olduğunu ileri sürüyor. Üzüntü,
tiksinme, öfke, beklenti, neşe, kabul, korku ve şaşkınlık. Bu duygular birbiriyle karışarak ikincil
duyguları oluşturabiliyor. Örneğin korku + şaşkınlık = Panik gibi. Candace Pert
ise öfke, üzüntü, neşe, korku ve mutluluğun yanında acı ve haz algılarını da
duygu olarak tanımlıyor.
Duygular Nerededir?
Nöroloji
alanında uzman bilim adamları, uzun süre, duyguların beyinde belli bölgeler
tarafından kontrol edildiği konusunda hemfikir oldular. Beyinde, “limbik
sistem” duyguların oturduğu yer olarak bilindi. Montreal’deki McGill
Üniversitesi’nde Wilder Penfield duygular ile beynin bu bölgesi arasındaki
ilişkiyi 1920’lerde göstermişti. Penfield, şiddetli epilepsiyi durdurmak
amacıyla yaptığı açık beyin ameliyatları sırasında uyanık ve bilinci yerinde
bireylerle çalışmıştı. Limbik sistemi uyardığında her çeşit duygusal gösterge
ortaya çıkmıştı. Hastalar eski hatıralarına gittikçe üzüntü, öfke veya neşe
tepkileri ile birlikte öfkeden veya kahkahadan titreme, ağlama ve tansiyon ile vücut
ısısı değişimleri gibi bedensel tepkiler ortaya çıkmıştı.
Her
ne kadar beyin (Limbik Sistem) 1920’lerden beri duyguların yuvası olarak
bilinse de, yıllarca süregelmiş olan James-Cannon tartışması çok meşhurdur.
William James duyguların önce bedende ortaya çıkıp, daha sonra onları açıklamak
için bir hikâye uydurduğumuz kafamızda algılandığını savunur. Walter Cannon ise
duyguların önce kafamızda oluşup daha sonra bedenimize doğru süzüldüklerini
ileri sürer.
Candace
Pert’e göre bu teorilerin hiçbiri ve her ikisi de doğru. Ona göre duygu taşıyan
moleküller sürekli olarak beden ve beyin arasında çift yönlü bir yolculuk
halindeler. Bu moleküller, “peptid” denen kısa amino-asit zincirlerinden
meydana geliyor. Peptidler bedeninizde
özgürce dolaşıp, beyninizde, midenizde, kaslarınızda, salgı bezlerinizde ve
bütün organlarınızda hücrelerinize mesajlar gönderip duruyorlar. Peptid
ulaştığı hücrenin yüzeyiyle iletişim kurarak, hücreye sinyaller yolluyor ve
çeşitli reaksiyonların başlamasına neden oluyor. Düşünsenize öfke duygusundan
sorumlu peptid hücre içinde kim bilir nasıl reaksiyonlara neden oluyordur? Peki
ya neşe?
Duygu
biyokimyasallarının bedene dağılmasından yola çıkarak Candace Pert, bastırılmış
duyguların ve başa çıkılamayan travmaların bedenin belli bölgelerinde
depolanabileceğini ileri sürüyor. Daha
da ötesi, bedenimizin bilinçaltı zihnimiz olduğunu belirtiyor. Her duygu için
belli bir peptid mi salgılıyoruz? Belki. Pert böyle olduğuna inanıyor, ancak
kitabında bunu kanıtlayana kadar önünde uzun bir yol olduğunu da belirtiyor ve
ekliyor: “Peptidler orkestranın – bedeninizin – bir bütün halinde müzik
yapabilmesini sağlayan notalardır. Ve ortaya çıkan müzik de sübjektif olarak
deneyimlediğiniz duygulardır.”
Beden-zihin
ilişkisinin anlaşılmasında bizi bir adım öteye götüren bu bilgiler bazı
soruları da beraberinde getiriyor.
Duygular bedende hastalık veya iyileşme sağlayacak değişikliklere nasıl
yol açabilir? Bedenimiz belli bir duygu molekülüne bağımlı hale gelebilir mi?
Örneğin sürekli hayatını öfke içinde geçiren biri, bu bağımlılığı nedeniyle
hayatında sürekli bu tür deneyimler yaratıyor olabilir mi?
Bilim
dünyasındaki bu yeni açılım ve ortaya çıkan yeni sorular gerçekten heyecan
verici. Öte yandan, asırlardır duyguların bastırıldığı ve ifade edilmediği bir
dünyada yaşıyoruz.
Dr. Candace Pert Kimdir?
Johns
Hopkins Üniversitesi’ndeki Farmakoloji doktorası sırasında beyinde morfinin
etkisini göstermesini sağlayan reseptörü keşfeden, dünyaca tanınmış bir
farmakologdur. Kendisi Amerika’da Ulusal
Zihin Sağlığı Enstitüsü’nde (National Institute of Mental Health-NIMH) Beyin
Biyokimyasalları bölümünün şefliğini yaptıktan sonra Georgetown
Üniversitesi’nde Fizyoloji ve Biyofizik profesörlüğü yapmıştır. Şu anda ise
RAPID Laboratuarlarının Bilimsel Direktörüdür.
Kaynakça:
Bu makaledeki bilgiler Candace Pert’in “Molecules of Emotion” adlı kitabından derlenmiştir.
#kırlangıçakademi
#nlp
#hızlıokuma
#hafızateknikleri
#sibergüvenlik
#adlibilişim