25 Kasım 2014 Salı

Facebook Hesabınızı Telefon Doğrulaması İle Güvence Altına Alın

 
Her geçen gün sosyal ağları kullanan kullanıcı sayısının artışına paralel olarak kötü niyetli kişilerin sayısında ciddi oranda artışlar olduğu bilinmektedir.
Her ne kadar “ortam sanal olsa da suç gerçektir” söylemi kişiler arasında yayılmaya başlamış olsa da hukuki sorumlulukları tam olarak bilinmediğinden olsa gerek şifre çalma, hesap kırma gibi başta sadece laf olsun, heyecan olsun diye başlanarak mahkeme salonlarında biten serüvenleri sık sık duymaktayız. İşin hukuki boyutunu başka bir yazımızda ele almayı düşünüyorum.
Bir atasözümüz der ki “kapını iyi kilitle, komşunu hırsız çıkarma”. Bir diğeri de “hırsıza kilit olmaz” der ki dijital dünyada %100 güvenlik sadece ütopyadır. Bununla beraber en azından temel güvenlik ilklerine uyarak hesaplarımızı ve parolalarımızı güvenlik altına alabiliriz.
Bu yazımızın konusu; telefon doğrulama sistemi. “Facebook” ve “gmail” de telefon doğrulama sisteminin nasıl işlediğini ve güvenliğiniz konusunda size neler getireceğini görelim.

3482_valit_1
Facebook hesabınıza giriş yapmak için kullanıcı adı ve şifrenizi girdikten sonra 6 haneli bir güvenlik kodu girmeniz istenecek ve belirttiğiniz telefon numarasına gelecek olan kodu girince ancak hesabınıza ulaşabilecektir.  Kodunuzu girdikten sonra sistem sizden cihaza bir isim vermenizi isteyecek. Eğer cihaza isim verirseniz aynı cihazda bir daha doğrulama kodu istemeyecektir. Bu nedenle eğer internet kafe veya başkasına ait bir mobil cihaz ile giriş yapıyorsanız güvenliğiniz açısından cihazı kayıt etmemenizde fayda var.

3482_valit_2
Aynı ekranda tanınan cihazlar başlığı altında kayıt ettiğiniz cihazları ve kayıt tarihlerini görebilir, eğer yanlışlıkla eklediğiniz veya artık kullanmayacağınız cihaz var ise bu listeden kaldırabilirsiniz.

3482_valit_3
Aktif olan açık oturumu, eğer isim verdiyseniz cihaz ismini ve coğrafi olarak yaklaşık hangi ilde bu oturumun açık olduğunu da aktif oturumlar kısmından görebilir ve isterseniz aktif oturumu kapatabilirsiniz.

3482_valit_4
Daha önce kullanmamış olduğunuz bir bilgisayardan veya mobil cihazdan hesabına erişildiğinde e-posta veya kısa mesajla bildirim gönderilmesi için de aşağıdaki ayarları yapabilirsiniz.

3482_valit_5
Yazar: Valit Aslankol
    

Öğrenilmiş Sınav Kaygısı

Öğrenilmiş Sınav Kaygısı


Her sınav döneminde birçok şey yazılıp çiziliyor ve takvim yaklaştıkça da artarak devam edecek.
Pirelerle yapılan “cam tavan” testini duymuşsunuzdur mutlaka. Pireler bir cam fanusa konulur ve fanus alttan ısıtılır. Normalde kendi boylarının yaklaşık 200 katı yüksekliğe sıçrayabilme yeteneğine sahip pireler, fanusun üzerine kapatılan cama çarparak dışarı çıkamazlar. Belli bir süre bu tekrarlanarak devam eder. İkinci aşamada fanusun üzerindeki cam tavan kaldırıldığında dahi pireler zıplayıp çıkabilecekken, sadece kaldırılan cam tavanın bulunduğu mesafeye kadar sıçrarlar. İçlerindeki engel, dışarıdaki engelden daha sağlamdır artık.
 sı

Benzer deneylerden bir tanesi de su dünyasından:
Büyük akvaryum içinde köpekbalıkları ve diğer balıklar arasına konan cam panel köpekbalıklarının diğer balıkları yemesine engel olmuştur. Her defasında bu engele takılan köpekbalıkları artık vazgeçmişler ve engel kaldırıldığında bile köpekbalıklarının diğer balıkların bulunduğu bölüme “gidemeyeceğini” zannettiği için gitmediği görülmüş.
Buna benzer deneyler, fillerle ve maymunlarla da yapıldığında öğrenilmiş çaresizliği, hayvanlar dünyasında farklı türlerde izlendiği görüşmüştür. Peki, bu öğrenilmiş çaresizlik, sadece hayvanlar dünyasında mı vardır? Elbette ki hayır. Kendi inanç ve davranışlarınızı gözlemlediğinizde buna benzer çaresizliklerimizin bulunduğunun farkına varabiliriz. ““Matematik çok zor”, “başaramam”, “beceremiyorum”, “benim hafızam zayıftır” vb.” etiketlere ve çaresizliklere sahip olabilir miyiz acaba? Ya sınav kaygısı? Bu kaygıyı da çocuklarımız; ebeveynlerden, arkadaşlarından, öğretmenlerinden, dershaneden, medyadan öğreniyor olabilirler mi? Elbette olabilirler. “Sınava giren öğrenci kaygılanır” yargısı aslında bilişsel veya davranışsal olarak bu kaygıyı aşırı uçlarda yaşamayacak olan öğrencilerde bile kaygı nedeni olabilmektedir. “Sınava girerken kaygılanılır” inancının öğrenci zihninde önce yerleşmesi sağlanıp sonra da “mücadele et” denmesi çok işe yarar bir yöntem olmasa gerek.
sı3Peki, ne yapmak lazım? Kaygı da stres, öfke, sevinç, heyecan, umut gibi insani ve yönetilebilir duygulardır, sadece “dozu” önemlidir. Kaygının sıfırlanması mümkün olmamakla beraber kontrol altına alınması ve faydalı oranda tutulabilmesi mümkündür.
Çalışma davranışlarının gözden geçirilmesi, etkili zaman yönetimi, nefes teknikleri, fiziksel ve zihinsel teknikler ile üstesinden gelmek mümkün olmakla beraber oluşması ve tırmandırılması aşamasında sınav ve stres arasında zihinsel bağın kurulmaması için tüm tarafların sorumluluk sahibi olması gerekmektedir. Çünkü yüksek kaygı insanda öncelikle bilişsel anlamda dikkat mekanizmasını, fiziksel anlamda da sindirim sistemini (Mide spazmı, karın ağrısı vb.) olumsuz etkilediği için başarı oranını düşürmesi muhtemeldir.
Sonuç olarak kendi kaygınızı çocuğunuza yansıtmayın ki, öğrenilmiş bir kaygıya sahip olmasın. Bunu yaparken de ne söylediğinizin değil nasıl söylediğinizin daha önemli olduğunu unutmayın lütfen. Karşılıklı iletişimde sözlerin anlamı %7, beden diliniz %55 ve ses tonunuz %38 oranında etkilidir. Bu konuyu daha ayrntılı olarak etkili iletişim konulu makalelerimizde inceleyeceğiz.

Valit ASLANKOL
Kişisel Gelişim ve NLP Uzmanı (Trainer)
Öğrenci - Yaşam Koçu
Hızlı Okuma, Hafıza Teknikleri, Diksiyon Eğitmeni.

Sahte Captcha Dolandırıcılığı

  Sahte Captcha Dolandırıcılığı: Dijital Dünyanın Yeni Bir Tehdit                 Sahte Captcha saldırıları, siber suçluların sürekli geli...