20 Şubat 2022 Pazar

Benlik Saygınızı Artırmak İçin 6 Öneri

 

Benlik Saygınızı Artırmak İçin 6 Öneri

 


Benlik saygısı, Abraham Maslow'un İnsan İhtiyaçları Hiyerarşisinde (1943) temel bir bileşen olarak işlenmesinden bu yana en çok ele alınan konulardan biri olmuştur.  Bu konuda tavsiye edilecek birçok kaynak ve davranış kalıbı olmakla beraber 6 davranış tavsiyesi ele alınmıştır.

 

1. Gecikmeden Kararlar Alın

Yaşam sorunlarından ve olaylarından kaynaklanan endişeler, durumun ortaya çıkması ile çözülmesi arasındaki süreçte daha yoğun olmaktadır. Bu nedenle, tekrarlanan süreçlerinin aşırı büyümesini önlemek için ertelemekten kaçınılması önemidir.

D'Zurilla ve Goldfried (1971) bu konuda 5 aşamalı problem çözme modeli şu şekildedir:

- Problemin tanımı

- Problemin formülasyonu,

- Alternatiflerin üretilmesi için teklif,

- Fiili karar verme

- Seçilen çözümün doğrulanmasının son aşaması.

 

2. Bilişsel uyumsuzluğu azaltın

Bilişsel uyumsuzluk, bir bireyin inanç sistemleri gerçek davranışlarıyla çatıştığında deneyimlediği ve öznenin tutumlarındaki değişikliği olumsuz yönde etkileyen gerilim durumunu açıklamak için kullanılan bir kavramdır (Sosyal psikolog L. Festinger -1959).

Bu gerçek göz önüne alındığında, kişi, başlangıçtaki tutarsızlığın neden olduğu rahatsızlığı azaltmak için davranışlarıyla tutarlı yeni bir bilişler dizisi oluşturmaya çalışır: tutum değişikliği, inançlar ve davranışlar arasına uyum gelişir. Kısaca, bu teori, düşünceler (kendi değerleri) ile pratikte uygulanan eylemler arasındaki tutarlılığın önemini vurgular; tutarsızlık düzeyi ne kadar yüksek olursa, kişisel psikolojik rahatsızlık düzeyi de o kadar yüksek olur.

 

3. Sınırlayıcı inançlarınızı belirleyin ve dönüştürün

Güçlü inançlar, kişinin kendisi hakkında sahip olduğu ve sırasıyla düşük ve yüksek benlik saygısı düzeyinde belirleyici olan iki tür biliş olarak tanımlamaktadır. Spesifik olarak, sınırlayıcı inançlar, bir bireyin kendisi hakkında sunduğu ve yaşam hedeflerine ulaşma konusunda düşük derecede güveni yansıtan olumsuz fikirler kümesini ifade eder (Hemmi – 2023).

Öte yandan, güçlü inançlar, kişinin yaşamı boyunca önerdiği proje ve girişimlerin üstlenilmesinde kolaylaştırıcı oldukları, kendi nitelikleri hakkında küresel bir olumlu ve iyimser inanç sistemi ile donatılmasıyla karakterize edilir.

 

Hemmi'nin açıkladığı gibi, sınırlayıcı fikirlerin güçlü fikirlere dönüşümünü gerçekleştirmek için iyi bir yansıtma alıştırması, yaşamın farklı alanlarındaki tüm güçlü yanların bir listesini yapmak olabilir (köken aile, aile, arkadaşlıklar, profesyonel çevre ve toplum).

4. Bir Şükran Günlüğü Tutun

Evrimsel olarak, insan, korku ve öfke gibi duygularla ilgili bilgileri, hayatta kalmasını kolaylaştırmak için hafızasında daha net bir şekilde tutma konusunda önemli bir eğilim içerisindedir. Şu anda, bağlam değişmiş olsa da düşük benlik saygısı, depresyonu olan veya aşırı endişeli insanlar daha kötümser, nahoş şeyleri daha belirgin bir şekilde hatırlamalarına yol açan bilişsel bir önyargıya sahipler.

Amerikan Kentucky Üniversitesi'nde (2012) yapılan son araştırmalarda ve Emotion (2014), Personality and Individual Differences (2012) ve Journal of Applied Sport Psychology (2014) gibi belirli dergilerdeki diğer yayınlarda bilimsel olarak kanıtlanmış bir sonuç, günlük şükran pratiği ile benlik saygısı düzeyindeki artış arasında doğrudan bir ilişki olduğu yönündedir. Dolayısıyla, bu bulgulara göre, günlük olarak uygulanacak bir strateji, kişinin kendisine ve başkalarına yönelik şükran ifadelerinin kaydedildiği kişisel bir şükran günlüğüne başlamak olabilir.

 

5. "Her zaman", "asla", "her şey", "hiçbir şey"i ortadan kaldırın

1970'lerde Aaron Beck, diğer şeylerin yanı sıra, bilişsel çarpıtmalar olarak adlandırılan depresif bozukluklarda ortaya çıkan bilişsel önyargıların ortaya çıktığı kendi modelini önerdi. Bunlar, aralarında "ikiye bölünmüş düşünme" ve "yapmalısın"ın öne çıktığı görüldü. İlk durumda, meydana gelen olaylar, detaylar olmadan aşırı bir şekilde değerlenir, örneğin: "Arkadaşım beni aramadı, kimse beni sevmiyor."

Genellikle, bu tür düşünceler nesnel olarak doğrulanmaz ve gerçeğe uymazlar; bu nedenle, bu tür inançları ve duygusal çalışmayı sorgulayarak, sadece bir deneyimden hareketle tüm yaşamı olumsuz olarak değerlendirmemek gerekir. Bu nedenle nihai amaç, bu tür fikirleri daha rasyonel, mantıklı ve daha az yıkıcı olanlarla değiştirmek ve değiştirmektir.

NLP yaklaşımında bu duruma “genelleme” adı verilmektedir.

 

6. Düzenli Olarak Eğlenceli Aktiviteler Yapın

Biyokimyasal düzeyde, birey ilgi çekici, motive edici ve ödüllendirici bir etkiye sahip aktiviteler gerçekleştirdiğinde daha büyük oranda adrenalin, endorfin ve serotonindir salgılanır.

Bu nedenle, günlük olarak uygulanabilecek farklı nitelikteki keyifli aktivitelerden oluşan küçük bir liste hazırlamanız şiddetle tavsiye edilebilir. Bunların ne olması gerekliliği kişinin kendini ne ile iyi hissedeceği ile ilgilidir. Kısaca kedinize iyi gelen bir şeyler yapın

 

 

Bibliyografik referanslar:

Baron R. ve Byrne, D. (1998): Sosyal Psikoloji. Madrid: Ed. Pearson.

Hemmi, M (2013) Hayal kurmaya cesaretin var mı? Barselona: Ed. Paidós.

Labrador, FJ, Cruzado, JA ve Muñoz, M. (1998): Davranış terapisi ve modifikasyon teknikleri kılavuzu. Madrid: Editoryal Piramit.

Méndez Carrillo, F., Olivares R., J. ve Moreno G., P. (1999): Behavior Modification Techniques. 2. Baskı. Madrid: Editoryal Yeni Kitaplık.

Quiceno, Japcy Margarita ve Vinaccia, Stefano. (2014). Ergenlerde yaşam kalitesi: kişisel güçlü yönlerden ve olumsuz duygulardan analiz. Psikolojik Terapi, 32(3), 185-200.

Toepfer, SM, Cichy, K. ve Peters, P. (2012). Minnettarlık mektupları: Yazar faydaları için daha fazla kanıt. Mutluluk Araştırmaları Dergisi, 13(1), 187-201.

Kaynak: Elizabeth Rodriguez Camon

 

İçinizdeki Eleştirel Sesi Yeniden Çerçevelemek

 

Amaç: Kendinize Olan Güveninizi Geliştirmek, Kendinizi Nasıl Değerlendirdiğinizi Anlamak.

Metni okuduktan sonra aşağıda yer alan çalışmayı adım adım uygulayınız.

Uyarı: Burada er alan bilgiler farkındalık amaçlıdır. Teşhis, tedavi vb. yerine geçmez.

 


Tıpkı korkular ve endişelerin başarınızın yolunu tıkayabile­ceği gibi, kendinizi yargılamanın ve eleştirmenin getirdiği kötü duygular da size engel olabilir. Hiçbir şey sizi kendinizi olumsuz değerlendirmenin verdiği ıstırap kadar etkili bir şe­kilde güçten düşürüp raydan çıkaramaz.

 

Tipik olarak insan­ların kendilerini çökertmek için kullandıkları iki temel zihin­sel süreç vardır: başarısız olmalarının veya işleri birbirine karıştırmalarının içsel resimlerini tasarlamak ve yaptıkları­nın yanlış olduğunu hatırlatan içsel bir ses duymak.

 

Şimdiye dek en azından bir kez mutlaka zihninizde kendi­nizi, endişeli bir şekilde bir izleyici kitlesinin önüne çıkıp bir tanıtım konuşması ya da ona benzer bir şey yapmaya çalışır­ken aptal durumuna düşürdüğünüzü canlandırmış veya bi­rine bir şey söyledikten hemen sonra aklınızın içinde bir se­nin aniden, "Seni aptal" diye bağırdığını duymuşsunuzdur. Hepimizin kendi kendimizin en büyük düşmanına dönüştüğümüz buna benzer deneyimleri olmuştur. Bu tip zihinsel süreçler bize önceden, başarısız ol­mamız için tuzaklar hazırlarlar.

 

 Eleştirel Seslerinizi Tespit Etmek 

Önce içsel seslerle başlayalım. İçsel bir sesin eleştirel davran­dığı ya da sizin hakkınızda küçük düşürücü yorumlar yaptı­ğını fark ettiğiniz belirli bir olayı hatırlayın. Önce kendinizi o olayın içine tekrar sokun ve özet halinde yeniden yaşayın. O deneyimi anımsarken, o eleştirel sese özellikle dikkat edin.

Ses yüksek ya da yumuşak, hızlı ya da yavaş olabilir. Sesin tonlaması iğneleyici ya da katı ve sert olabilir. Kulağınıza kendi sesiniz gibi veya geçmişte size kar­şı eleştirel davranmış bir yakınınızın (örneğin bir ebeveyn vb.) sesi gibi gelebilir. Sesi dinler­ken verdiğiniz duygusal tepkiyi fark edin.

Şimdi değişik tonlamalarla deneyler yapın. Sesi en sonu­na kadar hızlandırdığınız veya yavaşlattığınız zaman ne olduğuna dikkat edin. Sesi çizgi film karakterleri Mickey Mouse ya da Garfield'ın veya elektronikleşmiş bir bilgisayar kaydının sesine benzetin. Neşeli, alaycı ya da baştan çıkarıcı yapmaya çalışın. Sözcüklerin aynı kalmasına rağmen, sesin hızını, tonla­masını ya da temposunu değiştirdiğinizde verdiğiniz duygusal tepkilerin nasıl değiştiğine dikkat edin.

 

 Olumlu Niyetleri Keşfetmek

Şimdi sizin için olumlu olan ne tür bir şey yapmaya çalıştığını sorarak eleştirel olan bu sesin niyetini keşfedelim. NLP'nin varsayımlarından biri her davranışın altında bizim için olumlu bir niyet yattığını söyler; öyle olmasa, o davranışı sür­dürmezdik. Bu eleştirel sesin sizin iyiliğiniz için gerçekleştir­meye çabaladığı olumlu bir amacı olduğunu ve bu olumlu ama­cın ne olduğunu bulmanın önemli olduğunu varsayabilirsiniz. O yüzden zihninizde bu sesin sizi eleştirdiğini tekrar duyun ve sese sanki başka bir insanmış gibi sorun:

 

"Benim için beslediğin iyi niyet ne?"

 "Benim iyiliğim için yapmaya çalıştığın şey ne?"

 "Bana karşı hangi amaçla eleştirel davranıyorsun?"

 Bu sorulardan birini sorduktan sonra durun ve karşılık olarak sesin ne söyleyeceğini dinleyin. Bu soruya verilen tipik cevaplar şunlardır:

 "Senin kendini aptal durumuna düşürmeni engellemeye çalışıyorum."

 "Seni korumak istiyorum."

 "Doğru olanı yaptığından emin oluyorum."

 "Olabileceğinin en iyisi olmanı istiyorum." 

Bu sesten bir cevap aldığınızda, bu niyete verdiğiniz tep­kiyi fark edin.

Herhalde bu sesin size söylediklerini ya da kullandığı ton­lamayı takdir etmiyorsunuzdur ama sesin niyetini takdir ediyor musunuz? Eğer duyduğunuz şeyin olumlu bir şey ol­duğunu kabul etmekte zorlanıyorsanız, olumlu olduğuna ka­tıldığınız bir niyet bulana kadar sese bu soruları sormaya de­vam edin. Mesela eğer ses, "Seni motive etmeye çalışıyorum." Derse o zaman "Beni motive etmeye çalışmanın bana ne gibi bir faydası var?" diye sorabilirsiniz. Ses, "Motive olduğunda işleri hallediyor ve daha fazla para kazanıyorsun." diyebilir. Buna, "İşleri halletmemin ve daha fazla para kazanmamın bana ne gibi bir faydası var?" diye cevap verebilirsiniz. Sonra ses, "Başarılı biri olursun ve kendin hakkında iyi şeyler his­sedersin." diye cevap verebilir. Bu çoğumuzun kesinlikle tak­dir edeceği ve bir parçamızın uğruna çabaladığına memnun olacağımız bir niyettir.

 

Eleştirel sesin olumlu niyetini tespit ettiğinizde, ilk adım hemfikir olmak ve sese bu niyete sahip olduğu için teşekkür etmektir. Size karşı beslediği niyete değer verdiğinizi doğrulayın. "Bana karşı bu olumlu niyeti beslediğine memnun ol­dum. Benim için bunu istediğinden dolayı teşekkür ederim."

Bunu yapınca, can alıcı bir aşamaya gelirsiniz. Çünkü hem ses hem de siz olumlu niyette hemfikirsiniz. Artık düşman değilsiniz. Şimdi problemin geri kalanını çözmek için birlik­te çalışabilecek müttefiklersiniz. Problemin geri kalanı bu sesin amacına ulaşmaya çalışırken kullandığı yöntemin (dır­dır etmek ve eleştirmek) size acı çektirmesidir. Aslında bu dırdır etme ve eleştirme yöntemi, başarılı olmanıza yardım etmek anlamına gelen olumlu niyetin tam tersine, başarısız olmanıza yol açıyor bile olabilir.

Eleştirel Sesinizle Pazarlık Etmek

Hem siz hem de ses olumlu niyet konusunda hemfikir oldu­ğunuza göre şimdi beraber, ikinizin de istediği sonuçlara ulaş­manın başka, daha keyifli ve muhtemelen daha etkili yolları­nı keşfedebilirsiniz. Bu süreçte sıradaki aşama sese şunu sor­maktır: "Bu olumlu niyeti yerine getiren, en az şu anda yaptığın şey kadar iyi (ya da daha da iyi) olan başka yollar olsaydı, onları bir denemek ilgini çeker miydi?"

Bu, muhtemelen sesin reddedemeyeceği bir tekliftir. Eğer ses daha faz­la ve daha iyi seçeneklere sahip olmayı kabul etmezse, o za­man belli ki teklifi tam olarak kavrayamamıştır. Bazen bir ses, şu anda yaptığı şeyden vazgeçmesi gerektiğini ya da ka­bul etmeyeceği bir seçeneği kullanmak zorunda kalacağını düşünür. Eğer ses reddederse, teklifinizi başka bir şekilde ifade edin ve açıklığa kavuşturun.

İlave seçenekler aramak istiyorsunuz ve yalnız, ses onların şu anda yaptığı şeyden da­ha çok işe yaracağına tamamen katılırsa bu seçenekler sizi tatmin edecek. Yaratıcı tarafınızdan sesin olumlu niyetine nasıl ulaşabileceği hakkında bir sürü fikir üretmesini isteyin ve sese niyetine ulaşmasını sağlayacak en beğendiği, en azından şu anda şu anda yaptığı şey kadar iyi ya da daha da iyi olan, üç ilave yolu seçmesini isteyin. Sizin istediğiniz, size engel olmak yerine kendinize olan güveninizi arttıracak olan davranış biçimleri. Yaratıcı taraf yüzlerce olasılık ürettikçe, sadece her ikinizin de kayda değer bir gelişme sağ­layacaklarında ortak bir karara vardıklarınızı seçin.


Uygulama: İç Sesinizi Yeniden Çerçevelemek

1.    Adım; Eleştirel Ses. Bir iç sesinizin sizi eleştirdiği bir olayı ha­tırlayın. Kendinizi tekrar o olayın içine koyun ve sesin söy­lediği şeyleri, sesin tonunu, temposunu ve ritmini dikkatle dinleyin.

 

2.    Adım ; Olumlu Niyet. Bu sese, "Olumlu niyetin nedir?" ya da "beni bu şekilde eleştirerek benim iyiliğim için sağlamaya çalıştığın şey ne?" diye sorun ve sonra sesin söylediklerini dinleyin. Duyduğunuz olumlu niyete tamamen hak verene kadar bu soruyu sormayı sürdürün.

 

3.    Adım; Kabul ve Teşekkür Edin. Olumlu niyeti kabul edin, hemfikir olun ve sese sizin için bu olumlu niyeti beslediğin­den! dolayı teşekkür edin.

 

4.    Adım; Sesten, Alternatif Arayışında Size Katılmasını İste­yin. "Bu olumlu niyete ulaşmanın, şu anda yaptığın şey ka­dar iyi ve muhtemelen daha da iyi ilave yolları olsaydı, on­ları bir dener miydin?" diye sorun. İçten bir "evet" cevabı gelene kadar bekleyin.

 

5.    Adım; Yaratıcı Taraf. Yaratıcı tarafınızdan ya da size yardım etmeyi planlayan bir tarafınızdan bir sürü muhtemel dav­ranış üretmesini isteyin. Ses bunların arasından; beğendi­ği, en az şimdi yaptığı şey kadar işe yarayacağına inandığı en iyi üç taneyi seçecek.

 

6.    Adım; Geleceğe Dair Planlama. Hangisinin en iyi sonuçlana­cağını bulmak için, uygun bir durumda sırayla bunların her birini uyguladığınızı hayal edin. Eğer bazıları beklediğiniz kadar iyi sonuçlanmazsa, yeni seçenekler üretmek için 5. adıma geri dönün. Her ikinizin de beğendiği üç yeni seçene­ğiniz olduğunda, sese uygun durumlarda bu seçeneklerden birini ya da daha fazlasını gerçekten kullanmaya istekli olup olmadığını sorun.


Bu çalışmalar, Kırlangıç Akademi NLP - Koçluk - Spritüel Farkındalık - Satış Pazarlama vb. alanlarda verilmekte eğitimlerde kullanılmaktadır.

 

 

#kırlangıçakademi

#nlp

#hızlıokuma

#hafızareknikleri

#özgüven

#satış

#pazarlama

Kendini Gerçekleştiren İnsanların 13 Temel Özelliği

 

Kendini Gerçekleştiren İnsanların 13 Temel Özelliği





Abraham Maslow psikanaliz ve davranışçılıktan sonra psikolojik akımlara atıfta bulunan “üçüncü güç” olan hümanist perspektife (insanın özgürlüğüne, büyüme potansiyeline inanan ve bunlara vurgu yapan bir akımdır) ait Amerikalı bir psikologdur. 1967-1968’de Amerikan Psikoloji Birliğinin (APA) başkanlığını yapmıştır. İnsancıl Psikolojinin dikkat çektiği kavram, insan deneyiminin ve gelişiminin en olumlu yönleridir. Hümanistler, uygun koşullarda, insanların büyüme ve gelişme için gerekli potansiyele sahip olduklarını ve arzu edilen yönde gelişebileceğine inanırlar.

İnsancıl psikologlar, insanların içsel olarak iyi olduklarına ve olumsuz olarak nitelendirilen davranışları açıklamak için çevresel nedenlere başvurduklarına inanıyordu. Ancak, Maslow'a göre, insanların kendi gelişiminin motoru olma gücüne sahip olması, herkesin bunu gerçekleştirebileceği anlamına gelmez. İnsanların sadece bir kısmı bu kararını alabilirler.  

Kendini gerçekleştiren insanlar

Maslow, insanların tam potansiyellerine doğru çeşitli seviyelerde geliştiğine inanıyordu. Her ne kadar tüm insanlar en yüksek düzeyde kendini gerçekleştirme seviyelerine ulaşabilseler de pratikte en yüksek gelişme düzeyine ulaşan az sayıda kişi vardır. Maslow, insanların sadece yüzde 1'inden daha azının bunu gerçekleştirdiğini tahmin ettiğini ifade etmiştir.

 

Kendini gerçekleştirme nedir?

Maslow'a göre kendini gerçekleştirme, insanın potansiyeli ile doğru orantılı olarak tam anlamıyla gelişiminden oluşur. Kaderin ya da misyonun yerine getirilmesi, kişinin içsel doğasının tam olarak kabul edilmesi, kapasitelerin ve yeteneklerin sürekli gerçekleştirilmesi olarak tanımlanır.

Kendini gerçekleştiren insanların özellikleri

Bir dizi gözlem ve araştırma çalışmaları sonrasında Maslow kendini gerçekleştiren insanların ortak özellikleri ile ilgili şu tespitleri yapmıştır.

“Bazı insanların genler aracılığıyla doğuştan gelen özellikler değil, fakat kendi kendini gerçekleştirme fetih sürecinin ifade edildiği basit yollardır.” Bu özellikler şunlardır:

1. Etkili Gerçeklik Algısı

Kendini gerçekleştiren bireyler, gerçekliği daha açık ve nesnel olarak algılarlar. Bu nedenle, başkalarının manipülasyon stratejilerini tespit etmede kolaylık gösterdikleri ve insanları yararlı ve uyumlu bir şekilde yargılayabildikleri için aldatılmaları çok olası değildir.



2. Kabul

Kendini gerçekleştiren insanlar göreceli olarak yüksek oranda kendini kabul ederler ve bu da kendilik algılarına ve öz saygılarına yansır. Kabulün bu özelliği aynı zamanda birçok başka yaşam alanına da yansıyabilir. Böylelikle, kendini gerçekleştiren bireyler, kötülüklerin farkında olmakla birlikte öncelikli olarak yaşamın iyiliğini kabul ederler. İlk olarak, ne tür durumların kaçınılmaz olduğunu ve insanın diğer insanların eylemleri yoluyla radikal bir şekilde değiştirilemeyeceğini kabul ederler.

Kendi gerçekleştiren insanlar, değişimlere karşı daha esnek ve uyumludurlar. Hayatta bazı kontrol edilemeyen durumların olduğunun farkındadır ve bu yüzden kayıplar ve meydan okumalar konusunda daha aklı selim davranışlar gösterirler.

 

3. Kendiliğindenlik

İç dürtüler ve öznel deneyimlerini öncelikli olarak dikkate alarak, bir maskenin arkasına saklanma gereği duymadan basit ve doğal bir şekilde davranırlar.  

 

4. Evrensel Sorunlara Odaklanmak

Kendileri dışındaki problemlere odaklanırlar. Yüksek düzeyde bir toplumsal farkındalığa ve bilince sahiptirler. Bu nedenle de başkalarına yardım ederken egoları bu yardım isteğini engellemez. Genellikle çeşitli toplumsal sorunlara duyarlıdırlar ve adaletsizliklere tahammül edemezler. Bu tahammülsüzlük yıkıcı eylem şeklinde kendini göstermez.

 

5. Gizlilik ihtiyacı

Yalnızlığın tadını çıkarırlar. Dış onaya ihtiyaç duymazlar ve başkalarının kendileri için karar vermelerine izin vermek yerine kendileri için düşünür ve kara verirler (NLP İç Referans). Duyusal yoksunluk karşısında içsel dirençleri daha yüksektir.

 

6. Özerklik (Bağımsızlık)

Kendi ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Başkalarına bağımlı olmadan, kendi sağduyularına güvenerek başlarının çaresine bakarlar. Sorumluluk ve karar alma konusunda sorun yaşamazlar.

 

7. Değerlendirmede Saflık

Merak ve çocuksu hayranlık duygusu gösterirler. Başkaları tarafından sıkıcı olarak algılanan ortamlarda bile hayatın kendilerini şaşırtmasına izin verirler.

 

8. Mistik (Zirve) Deneyimler

Maslow'un “zamanın solmaya meyilli olduğu ve duygunun tüm ihtiyaçların karşılanmış gibi göründüğü birlik halleri” olarak tanımlanan mistik deneyimlere sahiptirler.

Bireydeki zirve deneyimlerini ortaya çıkaran bazı kaynaklar aşk, sanat, doğa, meditasyon, erotik coşku vb.

 

9. İnsan ilişkileri

Genel olarak insanlarla ilişkileri önyargılardan uzak, olumlu ve uyumludur. Bağımlılık olmaksızın sadece sevdiği kişinin büyümesine odaklanarak sağlıklı sevgi ilişkileri kurabilirler.

 

10. Alçakgönüllülük ve saygı

Alçakgönüllüdürler ve farklı kişilerden objektif şekilde öğrenebilirler. Otoriter olmaktan çok demokratikler ve başkalarının üstünde bir üstünlük sağlama çabaları yoktur.

 

11. Etik ve değerler

Güçlü etik standartlarına sahipler. Her ne kadar bunlar evrensel iyi ve kötü olmasa da kendi kriterleri ve dünya görüşlerine dayanarak oluşturulmuş fikirlerdir.

 

12. Mizah anlayışı

Düşmanca olmayan büyük bir mizah anlayışına sahipler. Bu, diğer insanların kırılması pahasına bir mizah değildir. Daha felsefi, varoluşçu bir mizah anlayışına sahiptirler.

 

13. Yaratıcılık

Sorunlara özgün fikirler ve özgün çözümler üretme yeteneğine sahiptirler.

19 Şubat 2022 Cumartesi

Duygular Bedeni Nasıl Etkiliyor?

 

Duygular Bedeni Nasıl Etkiliyor?

On yıllarca süren araştırmalarının sonunda Dr. Candace Pert, duyguların beden ve zihin arasındaki boşluğu nasıl kapattığını açıklığa kavuşturabildi. Çığır açan “Duygu Molekülleri” adlı kitabında, beden-zihin ilişkisini açık bir biçimde ortaya koydu. Nasıl oluyor da korktuğunuzda midenize bir yumruk inmiş hissine kapılıyorsunuz? Canınız bir şeye sıkıldığında neden karnınızda çözülemez bir düğüm oluşuyor?  Çok heyecanlı olduğunuzda niçin kalbiniz kulaklarınızdan fırlayacak gibi atıyor?

            Yakın zamana kadar duyguları tanımlamak neredeyse imkânsızdı. Cevap verilmesi gereken sorular arasında duyguların nasıl ortaya çıktığı, somut mu yoksa soyut mu oldukları, ifade edilmediklerinde bedende nasıl saklandıkları vardı. Sahi hiç düşündünüz mü duygularımız sağlığımızı nasıl etkiler? Beden ve zihnimiz birbirinden ayrı mıdır, yoksa büyük bir sistemin birbirine bağlı parçaları mıdırlar?

Duygu Nedir?

Bu konuda bile farklı anlayışlar var. Hofstra Üniversitesi’nde psikoloji profesörü Robert Plutchik’in teorisi sekiz temel duygu olduğunu ileri sürüyor. Üzüntü, tiksinme, öfke, beklenti, neşe, kabul, korku ve şaşkınlık.  Bu duygular birbiriyle karışarak ikincil duyguları oluşturabiliyor. Örneğin korku + şaşkınlık = Panik gibi. Candace Pert ise öfke, üzüntü, neşe, korku ve mutluluğun yanında acı ve haz algılarını da duygu olarak tanımlıyor.

Duygular Nerededir?

Nöroloji alanında uzman bilim adamları, uzun süre, duyguların beyinde belli bölgeler tarafından kontrol edildiği konusunda hemfikir oldular. Beyinde, “limbik sistem” duyguların oturduğu yer olarak bilindi. Montreal’deki McGill Üniversitesi’nde Wilder Penfield duygular ile beynin bu bölgesi arasındaki ilişkiyi 1920’lerde göstermişti. Penfield, şiddetli epilepsiyi durdurmak amacıyla yaptığı açık beyin ameliyatları sırasında uyanık ve bilinci yerinde bireylerle çalışmıştı. Limbik sistemi uyardığında her çeşit duygusal gösterge ortaya çıkmıştı. Hastalar eski hatıralarına gittikçe üzüntü, öfke veya neşe tepkileri ile birlikte öfkeden veya kahkahadan titreme, ağlama ve tansiyon ile vücut ısısı değişimleri gibi bedensel tepkiler ortaya çıkmıştı.

Her ne kadar beyin (Limbik Sistem) 1920’lerden beri duyguların yuvası olarak bilinse de, yıllarca süregelmiş olan James-Cannon tartışması çok meşhurdur. William James duyguların önce bedende ortaya çıkıp, daha sonra onları açıklamak için bir hikâye uydurduğumuz kafamızda algılandığını savunur. Walter Cannon ise duyguların önce kafamızda oluşup daha sonra bedenimize doğru süzüldüklerini ileri sürer.

Candace Pert’e göre bu teorilerin hiçbiri ve her ikisi de doğru. Ona göre duygu taşıyan moleküller sürekli olarak beden ve beyin arasında çift yönlü bir yolculuk halindeler. Bu moleküller, “peptid” denen kısa amino-asit zincirlerinden meydana geliyor.  Peptidler bedeninizde özgürce dolaşıp, beyninizde, midenizde, kaslarınızda, salgı bezlerinizde ve bütün organlarınızda hücrelerinize mesajlar gönderip duruyorlar. Peptid ulaştığı hücrenin yüzeyiyle iletişim kurarak, hücreye sinyaller yolluyor ve çeşitli reaksiyonların başlamasına neden oluyor. Düşünsenize öfke duygusundan sorumlu peptid hücre içinde kim bilir nasıl reaksiyonlara neden oluyordur? Peki ya neşe?

Duygu biyokimyasallarının bedene dağılmasından yola çıkarak Candace Pert, bastırılmış duyguların ve başa çıkılamayan travmaların bedenin belli bölgelerinde depolanabileceğini ileri sürüyor.  Daha da ötesi, bedenimizin bilinçaltı zihnimiz olduğunu belirtiyor. Her duygu için belli bir peptid mi salgılıyoruz? Belki. Pert böyle olduğuna inanıyor, ancak kitabında bunu kanıtlayana kadar önünde uzun bir yol olduğunu da belirtiyor ve ekliyor: “Peptidler orkestranın – bedeninizin – bir bütün halinde müzik yapabilmesini sağlayan notalardır. Ve ortaya çıkan müzik de sübjektif olarak deneyimlediğiniz duygulardır.”

Beden-zihin ilişkisinin anlaşılmasında bizi bir adım öteye götüren bu bilgiler bazı soruları da beraberinde getiriyor.  Duygular bedende hastalık veya iyileşme sağlayacak değişikliklere nasıl yol açabilir? Bedenimiz belli bir duygu molekülüne bağımlı hale gelebilir mi? Örneğin sürekli hayatını öfke içinde geçiren biri, bu bağımlılığı nedeniyle hayatında sürekli bu tür deneyimler yaratıyor olabilir mi?

Bilim dünyasındaki bu yeni açılım ve ortaya çıkan yeni sorular gerçekten heyecan verici. Öte yandan, asırlardır duyguların bastırıldığı ve ifade edilmediği bir dünyada yaşıyoruz.

Dr. Candace Pert Kimdir?

Johns Hopkins Üniversitesi’ndeki Farmakoloji doktorası sırasında beyinde morfinin etkisini göstermesini sağlayan reseptörü keşfeden, dünyaca tanınmış bir farmakologdur.  Kendisi Amerika’da Ulusal Zihin Sağlığı Enstitüsü’nde (National Institute of Mental Health-NIMH) Beyin Biyokimyasalları bölümünün şefliğini yaptıktan sonra Georgetown Üniversitesi’nde Fizyoloji ve Biyofizik profesörlüğü yapmıştır. Şu anda ise RAPID Laboratuarlarının Bilimsel Direktörüdür.

Kaynakça: Bu makaledeki bilgiler Candace Pert’in “Molecules of Emotion” adlı kitabından derlenmiştir.

#kırlangıçakademi

#nlp

#hızlıokuma

#hafızateknikleri

#sibergüvenlik

#adlibilişim


Nesnelerin İnterneti (IoT) Nedir?

 

Nesnelerin İnterneti (IoT) Nedir?



En basit anlatımla günlük kullanımımızda olan nesnelerin internete bağlanıp veri gönderip alması kabiliyeti olarak tanımlanabilir (Internet of Things). Bu açıdan nesne kavramı oldukça geniş bir anlama sahiptir. Her türlü izleme cihazları, sensörler, bio chipler veya erişim düzenekleri nesne olarak nitelendirilmektedir. IoT terimi, genellikle internet bağlantısına sahip olması beklenmeyen ve insan eyleminden bağımsız olarak ağ ile iletişim kurabilen cihazlar için kullanılır. Bu nedenle, bir bilgisayar veya akıllı cep telefonu genellikle bir IoT cihazı olarak kabul edilmez. Bununla birlikte, bir akıllı saatfitness cihazları veya başka bir giyilebilir cihaz, internete bağlanabilen kombi, buzdolabı, klima vb. bir IoT cihazı olarak sayılabilir.

'Nesnelerin İnterneti' ifadesi ilk kez Kevin Ashton tarafından 1999'da kullanıldı. Ancak teknolojinin bu vizyona ulaşması en az on yıl daha aldı.

Nesnelerin İnterneti Nedir?

Hangi Cihazlar Akıllı Sayılır?

Tekil bir isme sahip olan (unique id), bağlanılabilir olan ve bir sensörü olan cihazlardır. Bu sayede, akıllı nesne dünyanın herhangi bir yerinden erişilebilir ve kontrol edilebilir hale gelmektedir. Teknoloji analist şirketi IDC’ye göre bugün bu sayının (2020) 10 milyar olduğu ve 2025'te 41 milyara çıkmasını beklenmektedir.

Nesnelerin interneti uygulamaları, sensörlerin tek tek erişilebilir olmasından başka, pek çok sensörün verisinin birleştirilerek değer üretilmesi amacıyla da kullanılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Nesnelerin internetinin Büyük Veri (Big Data) kavramları ve uygulamaları ile iç içe olduğu görülmektedir.

Örneğin akıllı trafik sistemlerinde, trafikteki kişilerin konumlarını sürekli olarak merkezi bir sisteme iletmeleri sayesinde, sistem, kişilerin hareket bilgilerini analiz ederek, bölgedeki trafik yoğunluğunu, trafiğin akış hızını, belirli bir rota üzerinde tahmini varış süresini tespit edebilir. Bu sayede trafiğe yeni çıkacak kişiler trafik yoğunluğuna göre alternatif rotaları tercih edebilirler.

Bir başka örnek olarak, bir oteldeki her bir odadaki karbon monoksit oranı sensörler yardımıyla ölçülüp, yönetici sisteme iletilir. Yönetici sistem, kritik eşik aşılınca elektrik/gaz vanalarının kapatılması ve gerekli odalardaki yangın musluklarının açılmasını denetleyebilir. Bunun yanı sıra yönetici sistem, kritik eşik aşılmasa bile zaman içerisinde gelen verileri inceleyerek odalardaki karbon monoksit oranının günün hangi saatlerinde daha yüksek olduğunu analiz ederek, o saatlerde pencerelerin kapalı kalmasını önerebilir.

11 Mart 2020 Çarşamba

NLP Temsil Sistemleri Testi


Sizin Öğrenme Stiliniz Hangisi? NLP Temsil Sistemleri Testi.


Temsili sistemleri, insan zihninin bilgiyi nasıl işlediği ve depoladığıyla ilgili model ve yöntemlerden oluşan varsayılan bir modeldir.




İnsanlar hayatı farklı şekillerde öğrenir. Farklılık yanlışlık değildir. Deneyimlerin farklı taraflarına odaklanmak öğrenme ve yaşam tarzı konusunda farklı hassasiyetler geliştirilmesine neden olur. Temsil sistemleri olarak adlandırılan bu hassasiyetler her insanda farklı oranlarda bulunmaktadır. 

Maskın olan temsil sistemi örenme başta olmak üzere hayatımızın her alanında farklı şekillerde öne çıkabilmektedir. Ayrıntılı bilgi NLP eğitimlerinde verilmektedir.

Uyarı: Hiçbir şekilde teşhis, tedavi veya bu anlamlarda kullanılmaz. Farkındalık amaçlıdır.



1. ( ) Boş bir kâğıda sütunlar çizmem istendiğinde kâğıdı genellikle katlarım
2. ( ) Sandalyede otururken sallanırım
3. ( ) Otururken periyodik olarak bacağımı sallarım
4. ( ) Kalemimi elimde döndürürüm, masada tempo tutarım
5. ( ) Her şeye dokunmak isterim
6. ( ) Kapının üst çerçevesine asılarak odaya atlamak isterim
7. ( ) Bir şeye dokunmadan, görerek ve duyarak ona inanmam
8. ( ) Genellikle hiperaktif olduğum söylenir
9. ( ) Objeleri biriktirmeyi severim
10. ( ) Kürdanları, kibritleri küçük küçük parçalara kırarım
11. ( ) Aletleri açıp söküp sonra yine bir araya getiririm
12. ( ) Genellikle çok banyo yapar ya da duş alırım
13. ( ) Genellikle ellerimi kullanarak ve hızlı konuşurum
14. ( ) Sıkça başkalarının sözünü keserim


1. ( ) Konuşmayı severim
2. ( ) Dinlemeyi severim
3. ( ) Kendi kendime konuşurum
4. ( ) Yüksek sesle okumayı severim
5. ( ) Okurken parmağımla veya kalemle takip ederim
6. ( ) Okurken kağıda çok yaklaşırım
7. ( ) Gözlerimi (başımı) ellerime dayarım
8. ( ) Genellikle diyagram ve grafiklerle aram iyi değildir
9. ( ) Yazılı karikatürleri tercih ederim
10. ( ) Görsel ve sözcük hatırlama hafızam iyi değildir
11. ( ) Kopyalanacak bir şey olmadan kolay çizemem
12. ( ) Haritalardan çok sözel tarifleri ve yönergeleri tercih ederim
13. ( ) Öğrenmek için sesli uyaranlar kullanırım
14. ( ) Sembol ve simgelerle aram iyi değildir
15. ( ) Sessizliğe dayanamam ya ben ya da diğerlerinin konuşmasını isterim


1. ( ) Duyduğum yönergelere dikkat etmem
2. ( ) Sözel tariflerin tekrarlanmasını isterim
3. ( ) Sözcükleri hatasız yazarım
4. ( ) Konuşmacının ağzını izlerim
5. ( ) Şarkı sözlerini hatırlamada zorlanırım
6. ( ) Çok not tutarım
7. ( ) Başkalarının ne yaptığını gözlerim
8. ( ) Radyo ve televizyonu yüksek sesle dinlerim
9. ( ) Diagram ve grafikleri kolay algılarım
10. ( ) Telefonda konuşmayı sevmem
11. ( ) Biri bana ders verir gibi bir şeyler anlatırsa başka dünyalara dalarım
12. ( ) Sözel yönergeleri kullanamam haritaya gereksinim duyarım



Her bölüme verdiğiniz puanları toplayın (A-B-C) en yüksek puan, baskın temsil sisteminizi işaret edecektir. 

A-DOKUNSAL (KİNSETETİK) ÖĞRENME BİÇİMİ
B-İŞİTSEL ÖĞRENME BİÇİMİ
C-GÖRSEL ÖĞRENME BİÇİMİ

Görsel Kişilerin Genel Özellikleri
Bunlar için dünya görüntülerden ibarettir. Konuşurken çok hızlı konuşurlar. Çünkü beyinlerindeki görüntülere yetişmeye çalışırlar. Konuşurken görsel ağırlıklı kelimeler ve cümleler kullanırlar; gördüğünüz gibi, göz göre göre, nereden bakarsan bak, konuyu aydınlatmak v.b. gibi. Onlar için ilgilendikleri şeyin görüntüsü çok önemlidir. Bunlar göğüs nefesi alırlar.
İşitsel Kişilerin Genel Özellikleri
Kullandıkları kelimeleri seçerek kullanırlar. Yani duyarak konuşurlar. Konuşmaları daha ritimlidir. Kelimeler onlar için çok önemlidir, söyleyeceklerine çok önem verirler. Sözel olan şeylere daha fazla tepki gösterirler. Konuşmalarında sesle ilgili kelimeleri ve cümleleri çok kullanırlar; aynı telden çalmak, kulakları tırmalamak, kulağa hoş gelmek, kulak vermek v.b. Gibi. Bu kişiler sözlerinin kesilmesini hiç sevmezler.
Dokunsal Kişilerin Genel Özellikleri
Çok yavaş hareket derler, oldukça duygusaldırlar, sesleri daha az çıkar, az ve öz konuşurlar bu nedenle konuşma araları uzundur. Evet ve hayır kelimelerini çok sık kullanırlar. Konuşurken; sırtımda ağır bir yük var, konuya parmak basmak, gururuna dokunmak, soğuk insan gibi mecazları çok sık kullanırlar. Somut şeyleri kavramaları daha kolaydır. Bu kişiler derin bir diyafram nefesi alırlar. Mutlaka karar vermeleri gereken bir şeye dokunmaları gerekmektedir.
FARKLI ÖĞRENME SİTİLLERİ İÇİN ÖNERİLER
Dokunsal öğrenme stili;
Ders çalışırken sık sık ara vermek isteyebilirsiniz. Sözel olan bilgileri öğrenirken hareket etmeye çalışın. Örneğin ;Bu bilgileri öğrenirken bir yerlere yazın, fen ile ilgili konuları öğrenirken maketini yapmaya ve bu maketi inceleyerek öğrenmeye çalışın. Resim ve iş teknik dersleriniz iyidir. Bu dersleri diğer dersleri öğrenirken kullanabilirsiniz. Yani tarih dersini resim dersinde resmini yaparak çalışabilirsiniz.
İşitsel öğrenme stili;
Mutlaka ses olmayan bir ders çalışma ortamı bulun kendinize. Yüksek sesle ders çalışmaya özen gösterin. Ders konunuzla ilgili belgesel veya videolardan yararlanmaya çalışın. Arkadaş grubuyla çalışmak sizin için faydalı olacaktır. Öğretmenin anlattıklarını daha kolay anlayabilirsiniz. Ama mutlaka etkin bir şekilde dinleyin.
Görsel öğrenme stili;
Bu kişilerin çalışacakları ortam mutlak düzgün, tertipli olmalıdır. Göz zevkini bozucu etkilerden uzak olmalıdır. Böyle bir öğrenciyseniz ders notlarınıza özen gösterin. Bunlar ders çalışırken size çok faydalı olacaktır. Ders kitabını asla ihmal etmeyin, şekil, harita gibi ders araç gereçlerini mutlaka kullanın. Öğretmeniniz ders anlatırken onun ağzını görmeye çalışın.
Kaynaklar:
- Sınırsız Güç, AnthonyRobbins
- Değişim Stratejileri, Oğuz Saygın,
- Nancy CheatwoodEllis Ngayle@Fbtc.Net “A Very Special EducationPage


#kırlangıçakademi
#nlp
#temsilsistemleri
#hızlıokuma
#hafızateknikleri
#sibergüvenlik
#adlibilişim

Android telefonda casus yazılım nasıl tespit edilir?

  Android telefonda casus yazılım nasıl tespit edilir? Peki telefonunuzda casus yazılım olup olmadığını nasıl anlarsınız?  Casus yazılımlar ...