20 Şubat 2022 Pazar

Kendini Gerçekleştiren İnsanların 13 Temel Özelliği

 

Kendini Gerçekleştiren İnsanların 13 Temel Özelliği





Abraham Maslow psikanaliz ve davranışçılıktan sonra psikolojik akımlara atıfta bulunan “üçüncü güç” olan hümanist perspektife (insanın özgürlüğüne, büyüme potansiyeline inanan ve bunlara vurgu yapan bir akımdır) ait Amerikalı bir psikologdur. 1967-1968’de Amerikan Psikoloji Birliğinin (APA) başkanlığını yapmıştır. İnsancıl Psikolojinin dikkat çektiği kavram, insan deneyiminin ve gelişiminin en olumlu yönleridir. Hümanistler, uygun koşullarda, insanların büyüme ve gelişme için gerekli potansiyele sahip olduklarını ve arzu edilen yönde gelişebileceğine inanırlar.

İnsancıl psikologlar, insanların içsel olarak iyi olduklarına ve olumsuz olarak nitelendirilen davranışları açıklamak için çevresel nedenlere başvurduklarına inanıyordu. Ancak, Maslow'a göre, insanların kendi gelişiminin motoru olma gücüne sahip olması, herkesin bunu gerçekleştirebileceği anlamına gelmez. İnsanların sadece bir kısmı bu kararını alabilirler.  

Kendini gerçekleştiren insanlar

Maslow, insanların tam potansiyellerine doğru çeşitli seviyelerde geliştiğine inanıyordu. Her ne kadar tüm insanlar en yüksek düzeyde kendini gerçekleştirme seviyelerine ulaşabilseler de pratikte en yüksek gelişme düzeyine ulaşan az sayıda kişi vardır. Maslow, insanların sadece yüzde 1'inden daha azının bunu gerçekleştirdiğini tahmin ettiğini ifade etmiştir.

 

Kendini gerçekleştirme nedir?

Maslow'a göre kendini gerçekleştirme, insanın potansiyeli ile doğru orantılı olarak tam anlamıyla gelişiminden oluşur. Kaderin ya da misyonun yerine getirilmesi, kişinin içsel doğasının tam olarak kabul edilmesi, kapasitelerin ve yeteneklerin sürekli gerçekleştirilmesi olarak tanımlanır.

Kendini gerçekleştiren insanların özellikleri

Bir dizi gözlem ve araştırma çalışmaları sonrasında Maslow kendini gerçekleştiren insanların ortak özellikleri ile ilgili şu tespitleri yapmıştır.

“Bazı insanların genler aracılığıyla doğuştan gelen özellikler değil, fakat kendi kendini gerçekleştirme fetih sürecinin ifade edildiği basit yollardır.” Bu özellikler şunlardır:

1. Etkili Gerçeklik Algısı

Kendini gerçekleştiren bireyler, gerçekliği daha açık ve nesnel olarak algılarlar. Bu nedenle, başkalarının manipülasyon stratejilerini tespit etmede kolaylık gösterdikleri ve insanları yararlı ve uyumlu bir şekilde yargılayabildikleri için aldatılmaları çok olası değildir.



2. Kabul

Kendini gerçekleştiren insanlar göreceli olarak yüksek oranda kendini kabul ederler ve bu da kendilik algılarına ve öz saygılarına yansır. Kabulün bu özelliği aynı zamanda birçok başka yaşam alanına da yansıyabilir. Böylelikle, kendini gerçekleştiren bireyler, kötülüklerin farkında olmakla birlikte öncelikli olarak yaşamın iyiliğini kabul ederler. İlk olarak, ne tür durumların kaçınılmaz olduğunu ve insanın diğer insanların eylemleri yoluyla radikal bir şekilde değiştirilemeyeceğini kabul ederler.

Kendi gerçekleştiren insanlar, değişimlere karşı daha esnek ve uyumludurlar. Hayatta bazı kontrol edilemeyen durumların olduğunun farkındadır ve bu yüzden kayıplar ve meydan okumalar konusunda daha aklı selim davranışlar gösterirler.

 

3. Kendiliğindenlik

İç dürtüler ve öznel deneyimlerini öncelikli olarak dikkate alarak, bir maskenin arkasına saklanma gereği duymadan basit ve doğal bir şekilde davranırlar.  

 

4. Evrensel Sorunlara Odaklanmak

Kendileri dışındaki problemlere odaklanırlar. Yüksek düzeyde bir toplumsal farkındalığa ve bilince sahiptirler. Bu nedenle de başkalarına yardım ederken egoları bu yardım isteğini engellemez. Genellikle çeşitli toplumsal sorunlara duyarlıdırlar ve adaletsizliklere tahammül edemezler. Bu tahammülsüzlük yıkıcı eylem şeklinde kendini göstermez.

 

5. Gizlilik ihtiyacı

Yalnızlığın tadını çıkarırlar. Dış onaya ihtiyaç duymazlar ve başkalarının kendileri için karar vermelerine izin vermek yerine kendileri için düşünür ve kara verirler (NLP İç Referans). Duyusal yoksunluk karşısında içsel dirençleri daha yüksektir.

 

6. Özerklik (Bağımsızlık)

Kendi ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Başkalarına bağımlı olmadan, kendi sağduyularına güvenerek başlarının çaresine bakarlar. Sorumluluk ve karar alma konusunda sorun yaşamazlar.

 

7. Değerlendirmede Saflık

Merak ve çocuksu hayranlık duygusu gösterirler. Başkaları tarafından sıkıcı olarak algılanan ortamlarda bile hayatın kendilerini şaşırtmasına izin verirler.

 

8. Mistik (Zirve) Deneyimler

Maslow'un “zamanın solmaya meyilli olduğu ve duygunun tüm ihtiyaçların karşılanmış gibi göründüğü birlik halleri” olarak tanımlanan mistik deneyimlere sahiptirler.

Bireydeki zirve deneyimlerini ortaya çıkaran bazı kaynaklar aşk, sanat, doğa, meditasyon, erotik coşku vb.

 

9. İnsan ilişkileri

Genel olarak insanlarla ilişkileri önyargılardan uzak, olumlu ve uyumludur. Bağımlılık olmaksızın sadece sevdiği kişinin büyümesine odaklanarak sağlıklı sevgi ilişkileri kurabilirler.

 

10. Alçakgönüllülük ve saygı

Alçakgönüllüdürler ve farklı kişilerden objektif şekilde öğrenebilirler. Otoriter olmaktan çok demokratikler ve başkalarının üstünde bir üstünlük sağlama çabaları yoktur.

 

11. Etik ve değerler

Güçlü etik standartlarına sahipler. Her ne kadar bunlar evrensel iyi ve kötü olmasa da kendi kriterleri ve dünya görüşlerine dayanarak oluşturulmuş fikirlerdir.

 

12. Mizah anlayışı

Düşmanca olmayan büyük bir mizah anlayışına sahipler. Bu, diğer insanların kırılması pahasına bir mizah değildir. Daha felsefi, varoluşçu bir mizah anlayışına sahiptirler.

 

13. Yaratıcılık

Sorunlara özgün fikirler ve özgün çözümler üretme yeteneğine sahiptirler.

19 Şubat 2022 Cumartesi

Duygular Bedeni Nasıl Etkiliyor?

 

Duygular Bedeni Nasıl Etkiliyor?

On yıllarca süren araştırmalarının sonunda Dr. Candace Pert, duyguların beden ve zihin arasındaki boşluğu nasıl kapattığını açıklığa kavuşturabildi. Çığır açan “Duygu Molekülleri” adlı kitabında, beden-zihin ilişkisini açık bir biçimde ortaya koydu. Nasıl oluyor da korktuğunuzda midenize bir yumruk inmiş hissine kapılıyorsunuz? Canınız bir şeye sıkıldığında neden karnınızda çözülemez bir düğüm oluşuyor?  Çok heyecanlı olduğunuzda niçin kalbiniz kulaklarınızdan fırlayacak gibi atıyor?

            Yakın zamana kadar duyguları tanımlamak neredeyse imkânsızdı. Cevap verilmesi gereken sorular arasında duyguların nasıl ortaya çıktığı, somut mu yoksa soyut mu oldukları, ifade edilmediklerinde bedende nasıl saklandıkları vardı. Sahi hiç düşündünüz mü duygularımız sağlığımızı nasıl etkiler? Beden ve zihnimiz birbirinden ayrı mıdır, yoksa büyük bir sistemin birbirine bağlı parçaları mıdırlar?

Duygu Nedir?

Bu konuda bile farklı anlayışlar var. Hofstra Üniversitesi’nde psikoloji profesörü Robert Plutchik’in teorisi sekiz temel duygu olduğunu ileri sürüyor. Üzüntü, tiksinme, öfke, beklenti, neşe, kabul, korku ve şaşkınlık.  Bu duygular birbiriyle karışarak ikincil duyguları oluşturabiliyor. Örneğin korku + şaşkınlık = Panik gibi. Candace Pert ise öfke, üzüntü, neşe, korku ve mutluluğun yanında acı ve haz algılarını da duygu olarak tanımlıyor.

Duygular Nerededir?

Nöroloji alanında uzman bilim adamları, uzun süre, duyguların beyinde belli bölgeler tarafından kontrol edildiği konusunda hemfikir oldular. Beyinde, “limbik sistem” duyguların oturduğu yer olarak bilindi. Montreal’deki McGill Üniversitesi’nde Wilder Penfield duygular ile beynin bu bölgesi arasındaki ilişkiyi 1920’lerde göstermişti. Penfield, şiddetli epilepsiyi durdurmak amacıyla yaptığı açık beyin ameliyatları sırasında uyanık ve bilinci yerinde bireylerle çalışmıştı. Limbik sistemi uyardığında her çeşit duygusal gösterge ortaya çıkmıştı. Hastalar eski hatıralarına gittikçe üzüntü, öfke veya neşe tepkileri ile birlikte öfkeden veya kahkahadan titreme, ağlama ve tansiyon ile vücut ısısı değişimleri gibi bedensel tepkiler ortaya çıkmıştı.

Her ne kadar beyin (Limbik Sistem) 1920’lerden beri duyguların yuvası olarak bilinse de, yıllarca süregelmiş olan James-Cannon tartışması çok meşhurdur. William James duyguların önce bedende ortaya çıkıp, daha sonra onları açıklamak için bir hikâye uydurduğumuz kafamızda algılandığını savunur. Walter Cannon ise duyguların önce kafamızda oluşup daha sonra bedenimize doğru süzüldüklerini ileri sürer.

Candace Pert’e göre bu teorilerin hiçbiri ve her ikisi de doğru. Ona göre duygu taşıyan moleküller sürekli olarak beden ve beyin arasında çift yönlü bir yolculuk halindeler. Bu moleküller, “peptid” denen kısa amino-asit zincirlerinden meydana geliyor.  Peptidler bedeninizde özgürce dolaşıp, beyninizde, midenizde, kaslarınızda, salgı bezlerinizde ve bütün organlarınızda hücrelerinize mesajlar gönderip duruyorlar. Peptid ulaştığı hücrenin yüzeyiyle iletişim kurarak, hücreye sinyaller yolluyor ve çeşitli reaksiyonların başlamasına neden oluyor. Düşünsenize öfke duygusundan sorumlu peptid hücre içinde kim bilir nasıl reaksiyonlara neden oluyordur? Peki ya neşe?

Duygu biyokimyasallarının bedene dağılmasından yola çıkarak Candace Pert, bastırılmış duyguların ve başa çıkılamayan travmaların bedenin belli bölgelerinde depolanabileceğini ileri sürüyor.  Daha da ötesi, bedenimizin bilinçaltı zihnimiz olduğunu belirtiyor. Her duygu için belli bir peptid mi salgılıyoruz? Belki. Pert böyle olduğuna inanıyor, ancak kitabında bunu kanıtlayana kadar önünde uzun bir yol olduğunu da belirtiyor ve ekliyor: “Peptidler orkestranın – bedeninizin – bir bütün halinde müzik yapabilmesini sağlayan notalardır. Ve ortaya çıkan müzik de sübjektif olarak deneyimlediğiniz duygulardır.”

Beden-zihin ilişkisinin anlaşılmasında bizi bir adım öteye götüren bu bilgiler bazı soruları da beraberinde getiriyor.  Duygular bedende hastalık veya iyileşme sağlayacak değişikliklere nasıl yol açabilir? Bedenimiz belli bir duygu molekülüne bağımlı hale gelebilir mi? Örneğin sürekli hayatını öfke içinde geçiren biri, bu bağımlılığı nedeniyle hayatında sürekli bu tür deneyimler yaratıyor olabilir mi?

Bilim dünyasındaki bu yeni açılım ve ortaya çıkan yeni sorular gerçekten heyecan verici. Öte yandan, asırlardır duyguların bastırıldığı ve ifade edilmediği bir dünyada yaşıyoruz.

Dr. Candace Pert Kimdir?

Johns Hopkins Üniversitesi’ndeki Farmakoloji doktorası sırasında beyinde morfinin etkisini göstermesini sağlayan reseptörü keşfeden, dünyaca tanınmış bir farmakologdur.  Kendisi Amerika’da Ulusal Zihin Sağlığı Enstitüsü’nde (National Institute of Mental Health-NIMH) Beyin Biyokimyasalları bölümünün şefliğini yaptıktan sonra Georgetown Üniversitesi’nde Fizyoloji ve Biyofizik profesörlüğü yapmıştır. Şu anda ise RAPID Laboratuarlarının Bilimsel Direktörüdür.

Kaynakça: Bu makaledeki bilgiler Candace Pert’in “Molecules of Emotion” adlı kitabından derlenmiştir.

#kırlangıçakademi

#nlp

#hızlıokuma

#hafızateknikleri

#sibergüvenlik

#adlibilişim


Nesnelerin İnterneti (IoT) Nedir?

 

Nesnelerin İnterneti (IoT) Nedir?



En basit anlatımla günlük kullanımımızda olan nesnelerin internete bağlanıp veri gönderip alması kabiliyeti olarak tanımlanabilir (Internet of Things). Bu açıdan nesne kavramı oldukça geniş bir anlama sahiptir. Her türlü izleme cihazları, sensörler, bio chipler veya erişim düzenekleri nesne olarak nitelendirilmektedir. IoT terimi, genellikle internet bağlantısına sahip olması beklenmeyen ve insan eyleminden bağımsız olarak ağ ile iletişim kurabilen cihazlar için kullanılır. Bu nedenle, bir bilgisayar veya akıllı cep telefonu genellikle bir IoT cihazı olarak kabul edilmez. Bununla birlikte, bir akıllı saatfitness cihazları veya başka bir giyilebilir cihaz, internete bağlanabilen kombi, buzdolabı, klima vb. bir IoT cihazı olarak sayılabilir.

'Nesnelerin İnterneti' ifadesi ilk kez Kevin Ashton tarafından 1999'da kullanıldı. Ancak teknolojinin bu vizyona ulaşması en az on yıl daha aldı.

Nesnelerin İnterneti Nedir?

Hangi Cihazlar Akıllı Sayılır?

Tekil bir isme sahip olan (unique id), bağlanılabilir olan ve bir sensörü olan cihazlardır. Bu sayede, akıllı nesne dünyanın herhangi bir yerinden erişilebilir ve kontrol edilebilir hale gelmektedir. Teknoloji analist şirketi IDC’ye göre bugün bu sayının (2020) 10 milyar olduğu ve 2025'te 41 milyara çıkmasını beklenmektedir.

Nesnelerin interneti uygulamaları, sensörlerin tek tek erişilebilir olmasından başka, pek çok sensörün verisinin birleştirilerek değer üretilmesi amacıyla da kullanılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Nesnelerin internetinin Büyük Veri (Big Data) kavramları ve uygulamaları ile iç içe olduğu görülmektedir.

Örneğin akıllı trafik sistemlerinde, trafikteki kişilerin konumlarını sürekli olarak merkezi bir sisteme iletmeleri sayesinde, sistem, kişilerin hareket bilgilerini analiz ederek, bölgedeki trafik yoğunluğunu, trafiğin akış hızını, belirli bir rota üzerinde tahmini varış süresini tespit edebilir. Bu sayede trafiğe yeni çıkacak kişiler trafik yoğunluğuna göre alternatif rotaları tercih edebilirler.

Bir başka örnek olarak, bir oteldeki her bir odadaki karbon monoksit oranı sensörler yardımıyla ölçülüp, yönetici sisteme iletilir. Yönetici sistem, kritik eşik aşılınca elektrik/gaz vanalarının kapatılması ve gerekli odalardaki yangın musluklarının açılmasını denetleyebilir. Bunun yanı sıra yönetici sistem, kritik eşik aşılmasa bile zaman içerisinde gelen verileri inceleyerek odalardaki karbon monoksit oranının günün hangi saatlerinde daha yüksek olduğunu analiz ederek, o saatlerde pencerelerin kapalı kalmasını önerebilir.

11 Mart 2020 Çarşamba

NLP Temsil Sistemleri Testi


Sizin Öğrenme Stiliniz Hangisi? NLP Temsil Sistemleri Testi.


Temsili sistemleri, insan zihninin bilgiyi nasıl işlediği ve depoladığıyla ilgili model ve yöntemlerden oluşan varsayılan bir modeldir.




İnsanlar hayatı farklı şekillerde öğrenir. Farklılık yanlışlık değildir. Deneyimlerin farklı taraflarına odaklanmak öğrenme ve yaşam tarzı konusunda farklı hassasiyetler geliştirilmesine neden olur. Temsil sistemleri olarak adlandırılan bu hassasiyetler her insanda farklı oranlarda bulunmaktadır. 

Maskın olan temsil sistemi örenme başta olmak üzere hayatımızın her alanında farklı şekillerde öne çıkabilmektedir. Ayrıntılı bilgi NLP eğitimlerinde verilmektedir.

Uyarı: Hiçbir şekilde teşhis, tedavi veya bu anlamlarda kullanılmaz. Farkındalık amaçlıdır.



1. ( ) Boş bir kâğıda sütunlar çizmem istendiğinde kâğıdı genellikle katlarım
2. ( ) Sandalyede otururken sallanırım
3. ( ) Otururken periyodik olarak bacağımı sallarım
4. ( ) Kalemimi elimde döndürürüm, masada tempo tutarım
5. ( ) Her şeye dokunmak isterim
6. ( ) Kapının üst çerçevesine asılarak odaya atlamak isterim
7. ( ) Bir şeye dokunmadan, görerek ve duyarak ona inanmam
8. ( ) Genellikle hiperaktif olduğum söylenir
9. ( ) Objeleri biriktirmeyi severim
10. ( ) Kürdanları, kibritleri küçük küçük parçalara kırarım
11. ( ) Aletleri açıp söküp sonra yine bir araya getiririm
12. ( ) Genellikle çok banyo yapar ya da duş alırım
13. ( ) Genellikle ellerimi kullanarak ve hızlı konuşurum
14. ( ) Sıkça başkalarının sözünü keserim


1. ( ) Konuşmayı severim
2. ( ) Dinlemeyi severim
3. ( ) Kendi kendime konuşurum
4. ( ) Yüksek sesle okumayı severim
5. ( ) Okurken parmağımla veya kalemle takip ederim
6. ( ) Okurken kağıda çok yaklaşırım
7. ( ) Gözlerimi (başımı) ellerime dayarım
8. ( ) Genellikle diyagram ve grafiklerle aram iyi değildir
9. ( ) Yazılı karikatürleri tercih ederim
10. ( ) Görsel ve sözcük hatırlama hafızam iyi değildir
11. ( ) Kopyalanacak bir şey olmadan kolay çizemem
12. ( ) Haritalardan çok sözel tarifleri ve yönergeleri tercih ederim
13. ( ) Öğrenmek için sesli uyaranlar kullanırım
14. ( ) Sembol ve simgelerle aram iyi değildir
15. ( ) Sessizliğe dayanamam ya ben ya da diğerlerinin konuşmasını isterim


1. ( ) Duyduğum yönergelere dikkat etmem
2. ( ) Sözel tariflerin tekrarlanmasını isterim
3. ( ) Sözcükleri hatasız yazarım
4. ( ) Konuşmacının ağzını izlerim
5. ( ) Şarkı sözlerini hatırlamada zorlanırım
6. ( ) Çok not tutarım
7. ( ) Başkalarının ne yaptığını gözlerim
8. ( ) Radyo ve televizyonu yüksek sesle dinlerim
9. ( ) Diagram ve grafikleri kolay algılarım
10. ( ) Telefonda konuşmayı sevmem
11. ( ) Biri bana ders verir gibi bir şeyler anlatırsa başka dünyalara dalarım
12. ( ) Sözel yönergeleri kullanamam haritaya gereksinim duyarım



Her bölüme verdiğiniz puanları toplayın (A-B-C) en yüksek puan, baskın temsil sisteminizi işaret edecektir. 

A-DOKUNSAL (KİNSETETİK) ÖĞRENME BİÇİMİ
B-İŞİTSEL ÖĞRENME BİÇİMİ
C-GÖRSEL ÖĞRENME BİÇİMİ

Görsel Kişilerin Genel Özellikleri
Bunlar için dünya görüntülerden ibarettir. Konuşurken çok hızlı konuşurlar. Çünkü beyinlerindeki görüntülere yetişmeye çalışırlar. Konuşurken görsel ağırlıklı kelimeler ve cümleler kullanırlar; gördüğünüz gibi, göz göre göre, nereden bakarsan bak, konuyu aydınlatmak v.b. gibi. Onlar için ilgilendikleri şeyin görüntüsü çok önemlidir. Bunlar göğüs nefesi alırlar.
İşitsel Kişilerin Genel Özellikleri
Kullandıkları kelimeleri seçerek kullanırlar. Yani duyarak konuşurlar. Konuşmaları daha ritimlidir. Kelimeler onlar için çok önemlidir, söyleyeceklerine çok önem verirler. Sözel olan şeylere daha fazla tepki gösterirler. Konuşmalarında sesle ilgili kelimeleri ve cümleleri çok kullanırlar; aynı telden çalmak, kulakları tırmalamak, kulağa hoş gelmek, kulak vermek v.b. Gibi. Bu kişiler sözlerinin kesilmesini hiç sevmezler.
Dokunsal Kişilerin Genel Özellikleri
Çok yavaş hareket derler, oldukça duygusaldırlar, sesleri daha az çıkar, az ve öz konuşurlar bu nedenle konuşma araları uzundur. Evet ve hayır kelimelerini çok sık kullanırlar. Konuşurken; sırtımda ağır bir yük var, konuya parmak basmak, gururuna dokunmak, soğuk insan gibi mecazları çok sık kullanırlar. Somut şeyleri kavramaları daha kolaydır. Bu kişiler derin bir diyafram nefesi alırlar. Mutlaka karar vermeleri gereken bir şeye dokunmaları gerekmektedir.
FARKLI ÖĞRENME SİTİLLERİ İÇİN ÖNERİLER
Dokunsal öğrenme stili;
Ders çalışırken sık sık ara vermek isteyebilirsiniz. Sözel olan bilgileri öğrenirken hareket etmeye çalışın. Örneğin ;Bu bilgileri öğrenirken bir yerlere yazın, fen ile ilgili konuları öğrenirken maketini yapmaya ve bu maketi inceleyerek öğrenmeye çalışın. Resim ve iş teknik dersleriniz iyidir. Bu dersleri diğer dersleri öğrenirken kullanabilirsiniz. Yani tarih dersini resim dersinde resmini yaparak çalışabilirsiniz.
İşitsel öğrenme stili;
Mutlaka ses olmayan bir ders çalışma ortamı bulun kendinize. Yüksek sesle ders çalışmaya özen gösterin. Ders konunuzla ilgili belgesel veya videolardan yararlanmaya çalışın. Arkadaş grubuyla çalışmak sizin için faydalı olacaktır. Öğretmenin anlattıklarını daha kolay anlayabilirsiniz. Ama mutlaka etkin bir şekilde dinleyin.
Görsel öğrenme stili;
Bu kişilerin çalışacakları ortam mutlak düzgün, tertipli olmalıdır. Göz zevkini bozucu etkilerden uzak olmalıdır. Böyle bir öğrenciyseniz ders notlarınıza özen gösterin. Bunlar ders çalışırken size çok faydalı olacaktır. Ders kitabını asla ihmal etmeyin, şekil, harita gibi ders araç gereçlerini mutlaka kullanın. Öğretmeniniz ders anlatırken onun ağzını görmeye çalışın.
Kaynaklar:
- Sınırsız Güç, AnthonyRobbins
- Değişim Stratejileri, Oğuz Saygın,
- Nancy CheatwoodEllis Ngayle@Fbtc.Net “A Very Special EducationPage


#kırlangıçakademi
#nlp
#temsilsistemleri
#hızlıokuma
#hafızateknikleri
#sibergüvenlik
#adlibilişim

25 Nisan 2017 Salı

Ok'un Önünde Kıvançla Eğilin





Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil.
Onlar, kendi yolunu izleyen Yaşam’ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınız ile geldiler ama sizden gelmediler,
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz ama ruhlarını hayır,
Çünkü ruhları yarındadır, siz de yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olabilirsiniz ama sakın onları kendiniz gibi olmaya zorlamayın,
Çünkü yaşam geriye  dönmez, dünle de bir alış verişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ileriye atılmış oklar
Oku’nun önünde kıvançla eğilin.
                                                                                    
HALİL CİBRAN

Android telefonda casus yazılım nasıl tespit edilir?

  Android telefonda casus yazılım nasıl tespit edilir? Peki telefonunuzda casus yazılım olup olmadığını nasıl anlarsınız?  Casus yazılımlar ...